Türkiye’deki sağlıksız gibi görünen büyüme çizgisine rağmen alışveriş merkezleri özellikle büyük şehirlerdeki pek çok kişi için oldukça önemli olan hayat alanlarından biri haline gelmiştir. Bu durumun şehir yaşamıyla ve sosyo ekonomik gelişmelerle ilgili olan bir çok sebebi vardır. Yapılan bir tüketici algı araştırması sonuçlarına göre: insanların alışveriş merkezleri hangi sıklıkta ve ne için ziyaret ettiğini önemli derecede ortaya koymuştur. Geçen yıl 1,5 milyar kişi tarafından ziyaret edilen alışveriş merkezleri insanlar, ayda ortalama 5,6 kez gitmiştir. Hafta sonları hafta içine göre daha fazla tercih edilmektedir. alışveriş merkezleri en fazla alışveriş yapılan kategoriler ise ayakkabı, giyim-kuşam-aksesuar ve elektronik ürünler diye sıralanır. alışveriş merkezleri gelen tüketicinin dışarıda yemek yeme sıklığı ayda 5,8 olup bu oran İstanbul gibi büyük şehir müşterilerinde, Anadoluda yaşayan müşterilere göre daha yüksektir. alışveriş merkezleri memnuniyet oranı ise Anadolu’da daha yüksektir. alışveriş merkezleri tercih edenlerin motivasyonlarını ise şu şekilde sıralayabiliriz: Alışveriş düşkünleri yüzde 28 oranıyla ilk sırada yer almaktadır. Bu grubu yüzde 23”lük bir oranla tasarruf önceliği tasarruf odaklı müşteriler izlemektedir. Kalite takipçileri ise yüzde 21 oranıyla ile üçüncü sıradadır. Son iki sırayı yüzde 15 bir oranla ihtiyaç odaklılar ve yüzde 13 bir oran ile keyif odaklı müşteriler oluşturmaktadır. Prof. Erol Göka, alışveriş merkezleri ilginin bilinçli olmaktan ziyade şehir hayatının dayatmalarından kaynaklandığı görüşündedir. Kendi gelenek ve kültürümüze uygun bir şekilde inşa edemediğimiz ve şehirlerde özellikle çocuklara yönelik cezp edici, ilgi çekici eğlence, verimli şekilde zaman geçirme kültürü olmadığı için, insanlar, eğlence, oyun ve alışverişi aynı anda sunan bu mekânları tercih etmek ve yönelmek zorunda kalmaktadır. Göka, bilgi ve enformasyon teknolojilerinin gelişmesiyle nefes alıp veren gençlerin, alışveriş merkezlerinde bulunmanın kendilerini küresel dünyanın bir neferi bir bireyi gibi hissettiklerini söylemektedir. Giyimleri, tüketim ve sinema zevkleri diğerlerinden herhangi bir farklı olmadığı duygusunun bu gençlerin, onların dünyaya yabancılıklarını ortadan kaldırmaktadır. Göka, özellikle ailelerin alışveriş merkezleri güvenli bulmalarının da gençlerin tercihlerini etkilediğini vurgulamaktadır. Örneğin çok yönlü analizi parlak rakamlara ve ürettiği katma değere rağmen alışveriş merkezleri ilgili ciddi bir planlama sorunu olduğunu ortaya koymaktadır. Modern yaşam tarzından ki bu insanlar için bu merkezlerin sosyal şehir yaşamının ve hayatının tamamen vazgeçilmez bir bölümü veya parçası haline gelmiş durumdadır. Yalnız gençlerdeki bu alışkanlığın toplumsal ve sosyal yaşamımızda ortaya çıkardığı maliyetini de kesin olarak hesaba katılması zorunludur. Bu yüzden ilgili her kesimin maximum yarar sağladığı, önemli derecede ekonomik ve sosyal ve kültürel etki ve sonuçların kontrol edilebilmesine olanak sağlayan bir gelişim çizgisi için etkili planlama şarttır.